Gösterişli yaşam tarzı, yüksek binalar ve yenilikçi projeleriyle bilinen Dubai, sadece dış görünüşü ile değil, aynı zamanda bu ihtişamın arkasında yatan güçlü ailelerle de dikkat çekmektedir. Dubai’nin zengin aileleri kimler hiç merak ettiniz mi?
Günümüzde, uluslararası düzeyde bir finans ve turizm merkezi haline gelen bu şehir, sadece petrol zenginliğine değil, aynı zamanda ileri görüşlü girişimci ruhuna da bağlıdır. Dubai'nin ekonomik yapısını değerlendirdiğimizde, birkaç güçlü ailenin bu gelişimi nasıl titizlikle şekillendirdiğini gözlemlemek mümkündür. Bu aileler, sadece servet edinmekle kalmamış, aynı zamanda kentin yönlendirici kararlarının da önemli bir unsuru haline gelmişlerdir.
Dubai'yi yöneten El Maktum ailesi, şehrin hem politik hem de ekonomik alanında en belirgin etkilere sahip olan gruptur. Ailenin başındaki Şeyh Muhammed bin Raşid El Maktum, Dubai’nin emirliği ile birlikte Birleşik Arap Emirlikleri’nin de başbakanıdır. Onun liderliği altında Dubai, sadece bir çöl yerleşiminden global bir metropol olmanın ötesine geçerek, aynı zamanda mimari yeniliklerin ve ticari başarıların simgesi haline gelmiştir. Emaar Properties, Emirates Havayolları, Dubai Holding ve DP World gibi dünya genelinde bilinen firmalar, bu ailenin etkisi altında doğrudan veya dolaylı olarak çalışmalarına devam etmektedir.
Dubai’de günlük yaşamın birçok alanında sıkça rastladığımız büyük markaların arkasında genellikle Al-Futtaim ailesi bulunmaktadır. Toyota, Lexus, IKEA ve Marks and Spencer gibi küresel markaların Orta Doğu’daki distribütörü olan bu aile, ticaret konusundaki keskin gözlem yetenekleriyle tanınmaktadır. Al-Futtaim Ailesi, perakende, otomotiv sektörü, finansal hizmetler ve inşaat gibi birçok alanda geniş bir iş imkanı sunmaktadır. Ailenin büyümesi, Dubai'nin "alışveriş cenneti" olarak bilinmeye başladığı döneme denk gelir.
Dışardan bakıldığında pek göz önünde olmasalar da, Al-Ghurair ailesi Dubai’nin ekonomik süreçlerinde büyük bir etkiye sahiptir. Özellikle bankacılık, sanayi ve gayrimenkul alanlarında oldukça güçlü bir konumları vardır. Ailenin kontrolündeki Mashreq Bank, Birleşik Arap Emirlikleri’nin yanı sıra Orta Doğu’da en eski ve prestijli finans kurumlarından birisidir. Ayrıca, Al Ghurair Foods gibi gıda sektöründe etkin olan üretim odaklı şirketlerle de kendilerini tanıtmaktadırlar.
Dubai'deki zenginlik göstergesi yalnızca lüks değil, bazı aileler bu durumu sosyal sorumluluk ile birleştiriyor. Juma Al Majid ailesi, özellikle eğitim ve kültür alanlarına sağladığı desteklerle tanınmaktadır. Aileye bağlı şirketler teknoloji, otomotiv ve inşaat alanlarında hizmet verirken, kurdukları kütüphaneler ve destekledikleri eğitim kurumları, topluma katkılarının belirgin örnekleridir. Bu açıdan hem iş hayatında hem de sosyal alanda takdir edilen bir konumda yer almaktadırlar.
Dubai’de lüks otel denildiğinde akla gelen ilk isimlerden biri olan Al-Habtoor Grubu, otelcilik ve inşaat sektöründeki yatırımlarıyla kentin öne çıkan bölgelerinde projelere imza atmıştır. Hilton ve Waldorf Astoria gibi otellerle ortaklık kuran aile, konut geliştirme projeleri, eğitim kuruluşları ve spor organizasyonlarına da yardımcı olmaktadır. Göz alıcı yaşam alanları ve saygın gayrimenkul projeleriyle kentin seçkin yaşam tarzını etkiliyorlar.
Dubai’nin zengin aileleri bu şekilde sıralanıyor. Peki, her şey bu aileleri hayatları gibi güllük gülistanlık mı? Her ülkede olduğu gibi Dubai’nin de çok keskin olmasa da tehlikeli bölgeleri mevcut. Hadi Dubai’de suç oranlarına da yakından bakalım.
Çalışma vizesiyle ülkemize gelen yabancıların çoğu, işlerini kaybetme ve sınır dışı edilme korkusuyla yasalara titizlikle uyuyorlar. Birleşik Arap Emirlikleri'nin en gelişmiş emirliği olan Dubai, güvenlik konusuna büyük önem veren disiplinli ve sert bir yönetim anlayışıyla hem yerli halkın hem de ziyaretçilerin kendilerini güvende hissetmelerine olanak sağlar. Şehrin böyle bir güvenlik düzeyine ulaşmasının başlıca sebeplerinden biri, caydırıcılığı yüksek yasaların etkin bir şekilde uygulanması ve kamu düzenine duyulan ciddi hassasiyettir. Dubai’de suç oranları, dünya üzerindeki metropol şehirlerle kıyaslandığında oldukça düşük kalmaktadır.
Ağır suçlar, özellikle de silahlı çatışmalar, organize suç örgütlerinin karıştığı olaylar gibi durumlar çok nadir görülür. Bu durum, hem seyahat edenler hem de burada yaşayan yerli ve yabancı pek çok kişi için cazip bir yaşam alanı oluşturmaktadır.
Şehirdeki düşük suç oranlarının sebeplerinden biri, polis teşkilatının teknoloji kullanımını etkin şekilde sağlama ve hızlı müdahale yeteneğidir. Güvenlik kameralarıyla donatılmış yollar, sürekli devriye atan polis ekipleri ve akıllı izleme sistemleri, potansiyel suçlara karşı olay gerçekleşmeden önce önlem almayı hedefleyen önemli unsurlar arasındadır. Ayrıca, uygulanan ağır ceza hükümleri de bu güvenlik atmosferini güçlendirmektedir. Uyuşturucu, hırsızlık, cinsel taciz gibi suçlara karşı getirilen sert yasalar, suç işleme niyetinde olanlar üzerinde ciddi bir psikolojik baskı oluşturarak toplumsal disiplin sağlamaktadır. Örneğin, uyuşturucu bulundurmanın dahi son derece ciddi sonuçlar doğurduğu Dubai’de, bireyler günlük hayatlarında son derece dikkatli olmakta ve sosyal kurallara uymaya özen göstermektedir.
Dubai’de yaşayan uluslararası topluluğun varlığı, farklı kültürlerin bir arada yaşamasını sağlasa da, bazı durumlarda sosyal çatışma riskini doğurabilir gibi gözükmektedir. Ancak yerel yönetim, bu durumu önlemek için etkili tedbirler alarak süreci başarıyla yönetmektedir. Kamu düzenini tehdit eden davranışlara hoşgörüsüzlük, suçun meydana gelmesini engelleyen bir başka önemli faktördür. Ayrıca, halkın güvenlik güçlerine olan güveni oldukça yüksektir. Olası bir suç veya şüpheli durum ortaya çıktığında, insanlar yetkililere bildirimde bulunmakta tereddüt etmez ve bu da toplum içinde iş birliğini güçlendirmektedir. Dolayısıyla, güvenliğin sağlanmasında sadece polis değil, halkın da önemli bir rol oynadığını söylemek abartılı olmayacaktır.
Turistlerin en çok merak ettiği hususlardan biri, Dubai'de gece geç saatlerde dışarı çıkmanın ya da yalnız seyahat etmenin güvenli olup olmadığıdır. Yapılan gözlemler ve anketler, geceleri bile Dubai'nin sokaklarında rahatça dolaşmanın mümkün olduğunu göstermektedir. Şehir, gündüzlerin yanı sıra geceleri de oldukça canlıdır. İyi aydınlatılmış yollar, açık kafeler ve hareketli alışveriş merkezleri, insanların kendilerini huzur içinde hissetmelerine yardımcı olur. Kadınlar da bireysel olarak rahatça hareket edebildiği için, bu durum Dubai'nin güvenli bir şehir algısını güçlendirmektedir. Kadınlara yönelik şiddet veya taciz gibi konularda kesin sıfır tolerans politikası uygulanmaktadır. Ayrıca, bazı alışveriş merkezlerinde sadece kadınlar için otopark alanlarının oluşturulması ve taksilerde kadın sürücülerin bulunması gibi uygulamalar, toplumsal düzenin artmasına katkı sağlar.
Suç oranları düşük seyretse de, dünyanın hiçbir köşesi suçtan tamamen muaf değil. Dubai'de de zaman zaman dolandırıcılık vakaları, internet üzerinden yapılan siber saldırılar veya bazı mali düzensizlikler şeklinde görülen beyaz yakalı suçlar yaşanabiliyor. Ancak, bu tür suçlar genellikle hızla fark edilip yasal işlemlere konu oluyor. İşte tam bu noktada, Dubai'nin dijital alana yaptığı yatırımlar ve elektronik denetim mekanizmalarının başarısı büyük önem taşıyor. Özellikle bankacılık işlemleri, online ödemeler ve devlet daireleriyle olan iletişim süreçleri, güvenlik önlemleri sayesinde önemli ölçüde güvence altında tutuluyor. Bu sayede, hem şehir sakinleri hem de ziyaretçiler, hem gerçek hayatta hem de sanal dünyada kendilerini güvende hissediyor.
Dubai’deki güvenli yaşamın bir diğer önemli unsuru da sosyal yapının ve ekonomik istikrarın sağlanmasıdır. İnsanların çoğunluğunun iş bulma, gelir elde etme ve refah içerisinde yaşam imkanına sahip olması, suç işleme olasılığını doğal olarak azaltmaktadır. Ayrıca, şehirde yaşayan pek çok kişi göçmen statüsünde olduğu için yasal kurallara uymak zorundadır. En ufak bir suç kaydı, oturum izinlerinin iptal edilmesine ve sınır dışı edilme riskine neden olabilmektedir. Bu vaziyet, göçmenlerin yasalara gösterdiği saygıyı belirgin şekilde artırıyor. Özellikle çalışma vizesiyle gelen yabancı işçiler, hem işlerini korumak hem de ülkede yaşamaya devam edebilmek için kanunlara uymaya azami özen gösteriyorlar.
Netice itibarıyla, Dubai'de suç oranları düşüklüğü tesadüfi bir durum değil; aksine, öngörülü ve disiplinli bir güvenlik yaklaşımının ürünüdür. Kent yönetimi, yalnızca somut önlemlerle yetinmeyip, sosyal politikalarla da halkın güven içinde yaşamasını temin ediyor. Yerli halkın, turistlerin ve yabancı çalışanların kaynaştığı bu güvenli ortam, Dubai'nin uluslararası arenada itibar kazanmasının esas nedenlerinden biri sayılıyor. Şehri ziyaret etmeyi ya da burada yaşamayı tasarlayanlar için güvenlik endişesi neredeyse hiç bulunmuyor. Kuşkusuz, kişisel dikkat ve tedbir her zaman gereklidir; ancak genel hatlarıyla Dubai'nin dünya standartlarının üzerinde bir güvenlik sağladığı aşikardır.
Dubai’de suç oranı ve Dubai’nin zengin aileleri konusunda sizi bilgilendirmeye çalıştık. Dubai hakkında daha fazla bilgi için blog sayfalarımızı, Dubai vizesi için ise vize işlemleri sayfamızı inceleyebilirsiniz. Dubai vizesi danışmanlık hizmetimiz için ise uzmanlarımızı hattımızdan arayabilirsiniz.
+90 (212) 963 39 80