Romanya her ne kadar Avrupa yolcularının ilk tercihi olmasa da kültürel mekan ve tarihi mekanlar açısından muhteşem mekanlara sahiptir. Romanya’da gezilecek yerler yazımızda bu eşsiz mekanlar hakkında bilgi vereceğiz. Ama önce tarih…
Romanya, zengin tarihi dokusu, büyüleyici doğal güzellikleri ve canlı kültürel yaşamıyla Doğu Avrupa'nın kalbinde yer alan, adeta keşfedilmeyi bekleyen bir hazine sunmaktadır. Ülkenin adı, Latince'de "Romalı" anlamına gelen "Romanus" kelimesinden türemiş olup, bu etimolojik köken, bölgenin MÖ 1. yüzyılda Daçya Krallığı ile Roma İmparatorluğu arasındaki mücadelelerin ardından Roma egemenliğine girmesiyle oluşan derin tarihi bağları yansıtmaktadır. Bu süreçte ortaya çıkan yeni etnik yapıya "Roman" denilmiştir. Roma İmparatorluğu'nun yıkılışından sonra Hunlar, Gotlar, Slavlar, Avarlar, Peçenekler, Kumanlar ve Moğol-Tatarlar gibi çeşitli kavimlerin hüküm sürdüğü bu topraklar, 14. yüzyılın ortalarında kurulan Eflak ve Boğdan voyvodalıklarıyla Osmanlı öncesi son yönetimlere ev sahipliği yapmıştır. 15. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı Devleti'nin hakimiyetine giren Eflak ve Boğdan, 1877'deki bağımsızlığına kadar bu etki altında kalmıştır. Romanya'nın bu çok katmanlı geçmişi, günümüzdeki mimarisinde, geleneklerinde ve yaşam tarzında belirgin izler bırakarak ülkenin sunduğu çeşitli cazibe merkezlerinin ve kültürel deneyimlerin temelini oluşturmaktadır.
Bu kapsamlı rapor, Romanya'nın gezilecek yerlerinden hareketli festivallerine, başkent Bükreş'in kendine özgü cazibesinden uluslararası öğrencilere sunduğu üniversite eğitim fırsatlarına kadar pek çok yönünü derinlemesine inceleyecektir. Ülkenin tarihi derinliği ve kültürel zenginliği, ziyaretçilere ve eğitim arayanlara neden bu kadar çeşitli ve çekici deneyimler sunduğunu açıklayan temel bir anlatı oluşturmaktadır. Bu yaklaşım, ülkenin geçmişinin bugünkü çekiciliğini nasıl şekillendirdiğini göstererek, Romanya'yı hem bir seyahat hem de eğitim destinasyonu olarak konumlandırmaktadır.
Romanya, her köşesinde farklı bir hikaye anlatan, doğa ve tarihin iç içe geçtiği sayısız destinasyona ev sahipliği yapmaktadır. Bu çeşitlilik, ülkeyi farklı ilgi alanlarına sahip gezginler için cazip kılmaktadır. Romanya'da gezilecek yerler listemize gelirsek:
Romanya'nın kaleleri ve Orta Çağ kasabaları, ülkenin mistik ve tarihi atmosferini en iyi yansıtan yerlerdir. Bu yapılar, özellikle Bram Stoker'ın Kont Drakula karakteriyle olan bağlantıları sayesinde dünya çapında tanınmaktadır.
Bran Kalesi (Drakula'nın Kalesi), Braşov, Romanya'nın ulusal simgesi ve en çok ziyaret edilen yerlerinden biridir. Efsanevi Kont Drakula'nın hayali evi olarak bilinen bu kale, Bram Stoker'a ilham kaynağı olmuştur. Günümüzde, Kraliçe Marie tarafından toplanan sanat eserleri ve mobilyaların sergilendiği bir müze olarak hizmet vermektedir. Kalenin bu güçlü ve dünya çapında tanınan bağlantısı, Romanya turizmi için benzersiz bir tematik çekicilik oluşturmaktadır.
Peleş Kalesi, Sinaia, Prahova Vadisi'ndeki Bucegi Dağları'nın eteklerinde yer alan, Romanya'nın en güzel kalelerinden biridir. Romanya'nın ilk kralı Carol tarafından yazlık saray olarak inşa edilen bu Neo-Rönesans mimarisi harikası, ünlü ressam Gustav Klimt'in orijinal eserleriyle kaplı duvarları, oymalı ahşap tavanları ve yaldızlı salonlarıyla ziyaretçilerini büyülemektedir. Tarih boyunca Nixon, Ford, Gaddafi ve Arafat gibi önemli devlet adamlarının ağırlandığı bu kale, günümüzde sanat eseri, zırh ve silah koleksiyonlarını içeren bir müze olarak faaliyet göstermektedir.
Korvin Kalesi (Hunyadi Kalesi), Hunedoara, Avrupa'nın en büyük Gotik-Rönesans kalelerinden biri olarak kabul edilir ve Romanya'nın Yedi Harikası'ndan biri olarak öne çıkar. Bir zamanlar Drakula'ya ilham veren Kazıklı Voyvoda'nın mahkum edildiği düşünülen bu görkemli yapıya, tahta bir köprü üzerinden geçilerek ulaşılmaktadır.
Sighișoara, UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan, Avrupa'nın en iyi korunmuş Orta Çağ şehirlerinden biridir. Bram Stoker'e esin kaynağı olan Vlad Tepeş'in doğduğu ve hayatının bir kısmını geçirdiği yer olarak bilinmesi, şehre mistik bir hava katmaktadır. Ziyaretçiler, Drakula'nın doğduğu evi, Dominik Manastırı'nı ve Venedik Evi'ni keşfedebilirler.
Rasnov Kalesi, Braşov ve Bran Köyü'ne yakın mesafede bulunan 14. yüzyıldan kalma bu Sakson kalesi, ziyaretçilerine panoramik manzaralar sunmaktadır.
Romanya, sadece tarihi yapılarıyla değil, aynı zamanda nefes kesen doğal güzellikleriyle de öne çıkmaktadır.
Transfagarașan Yolu, Karpat Dağları'nda, 2.042 metre yükseklikte yer alan ve BBC'nin Top Gear programında "Dünyanın En İyi Yolu" olarak seçilen doksan kilometrelik kıvrımlı bir rotadır. Bu yol, Karpat Dağları'nın şahane manzaralarını sunarak macera arayanlar için unutulmaz bir deneyim vaat etmektedir.
Balea Gölü, Sibiu, Transfagarașan Yolu'nun 35’inci kilometresinde, Fagaraş Dağları'nda konumlanan 234 metre yükseklikteki bir buzul gölüdür. Ülkenin öne çıkan doğal güzellikleri arasında yer alan Balea Gölü, 2006 yılında Doğu Avrupa'nın ilk buz otelinin inşa edilmesiyle popüler bir turistik destinasyon haline gelmiştir.
Tuna Deltası, UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan ve Avrupa'nın en büyük deltalarından biridir. 23 ekosisteme ev sahipliği yapan bu bölge, yeşil ile mavinin birleştiği sonsuz doğal güzellikleriyle kuş gözlemciliği ve doğa fotoğrafçılığı için ideal bir ortam sunmaktadır.
Romanya'nın şehirleri, ülkenin kültürel çeşitliliğini ve zenginliğini yansıtan önemli merkezlerdir.
Sibiu (Sibin), Romanya’nın en önemli kültür merkezlerinden biridir. Başkent Bükreş'e 215 kilometre uzaklıkta bulunmaktadır. 2007 yılında Lüksemburg ile birlikte Avrupa Kültür Başkenti olarak seçilen Sibiu, 12. yüzyılda Saksonlar tarafından kurulmuştur. Barok meydanları ve Arnavut kaldırımlı sokaklarıyla bir Orta Çağ şehri havasına sahip olan Sibiu, çok sayıda festivale ev sahipliği yapmasıyla da bilinir. Forbes dergisi tarafından Avrupa'nın en huzurlu sekizinci şehri olarak belirlenmesi, şehrin yaşam kalitesini ve çekiciliğini ortaya koymaktadır.
Brașov, Transilvanya'nın merkezinde, Karpat Dağları ile çevrelenmiş tarihi bir bölgededir. Orta Çağ'dan kalma kule ve kiliseleriyle ziyaretçilerini karşılayan şehir, Kara Kilise/Neagra Kilisesi gibi önemli tarihi yapıları barındırır. Romanya milli marşının doğduğu yer olması sebebiyle de büyük bir kültürel öneme sahiptir.
Köstence (Constanta), Romanya'nın en büyük kentlerinden biri ve Karadeniz'in en büyük liman şehridir. Ülkenin en eski yerleşim yerlerinden biri olan Köstence, tarihi eserler, antik kalıntılar, müzeler ve plajlarıyla dikkat çekmektedir. Aynı zamanda dinamik bir gece hayatına sahiptir.
Cluj-Napoca (Kaloşvar), Romanya'nın en büyük üniversitesine ev sahipliği yapar ve Transilvanya'nın gayri resmi başkenti olarak kabul edilir. Ülkenin sanat ve kültür merkezi olan Cluj-Napoca, Aziz Michael Kilisesi gibi çok sayıda tarihi ve mimari yapıyı bünyesinde barındırır.
Timișoara (Temeşvar), "Küçük Viyana" takma adıyla anılan bu şehir, yıl boyu süren müzik festivalleri, tiyatroları, sanat sergileri ve müzeleriyle bu ismin hakkını vermektedir. Romanya'nın en kalabalık üçüncü şehri olan Timișoara, tarihi mimarisiyle öne çıkar ve 1989'daki Ceausescu protestolarının patlak verdiği yer olması açısından da büyük bir öneme sahiptir.
Salina Turda, Cluj County, yerin 122 metre altında kurulu bir tema parkı bulunan tuz madenleriyle hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgisini çekmektedir. 2013 yılında Business Insider tarafından "Dünya çapında gezmeye değer 25 gizli mücevher" arasında gösterilmesi, buranın eşsizliğini vurgulamaktadır.
Romanya'nın gezilecek yerleri, kalelerden doğal güzelliklere ve kültürel şehir merkezlerine kadar geniş bir yelpazede sunulmaktadır. Bu çeşitlilik, ülkenin farklı seyahat beklentilerini karşılayabilen, zengin ve ilgi çekici bir destinasyon olduğunu göstermektedir. Özellikle "Drakula" teması, ülkenin turistik kimliğine güçlü ve küresel olarak tanınabilir bir marka değeri katmaktadır. Bu tematik bağlam, Romanya'nın hem tarihi hem de kültürel mirasını pazarlama açısından önemli bir avantaj sağlamaktadır.
Romanya'nın başkenti Bükreş, "Doğu'nun Paris'i" olarak anılan , barok, neoklasik ve modern mimarinin eşsiz bir harmanını sunan bir atmosfere sahiptir. Şehir, ziyaretçilerine tarihi ve kültürel zenginliklerle dolu, dinamik bir gezi deneyimi sunmaktadır. Bükreş'in mimarisi ve kültürel yaşamı, onu sofistike bir Avrupa başkenti olarak konumlandırmakta ve kültürel ve mimari güzellikler arayan turistler için çekici bir seçenek haline getirmektedir.
Bükreş, sadece büyüklüğüyle değil, aynı zamanda mimari ihtişamıyla da dikkat çeken ikonik yapılarıyla tanınır.
Parlamento Sarayı, dünyanın en büyük sivil yapılarından biri olup , 1984 yılında inşa edilmeye başlanmış ve 1997'de tamamlanmıştır. 1100'den fazla odası, 2800 avizesi ve 4 yeraltı katıyla Guinness Rekorlar Kitabı'nda dünyanın en ağır ve en pahalı binası olarak yer almaktadır. Bu muazzam yapı, Bükreş'in silüetine hakimdir ve rehberli turlarla gezilebilir.
Eski Şehir (Lipscani Bölgesi), Bükreş'in tarihi merkezi ve en canlı bölgelerinden biridir. 15. yüzyıldan beri ticaret ve sosyal hayatın merkezi olan bu bölge, günümüzde restoranlar, kafeler, butik ve antika dükkanlarıyla doludur. Sokak sanatı eserleri, tarihi Stavropoleos Kilisesi ve Bükreş Tarih Müzesi gibi kültürel mirasları keşfetmek için ideal bir yerdir.
Zafer Takı, 1922'de inşa edilmiş ve 1935-1936 yıllarında genişletilmiş bir anıttır. Romanya'nın bağımsızlık savaşları ve I. Dünya Savaşı'ndaki zaferlerini kutlamak amacıyla yapılmış olup, Paris'teki Arc de Triomphe'dan esinlenilmiştir. Her yıl 1 Aralık'ta Romanya'nın ulusal gün kutlamalarına ev sahipliği yapar.
Yeniden Doğuş Anıtı, Devrim Meydanı'nda yer alan ve 1989 Romanya Devrimi'ni ile komünist rejimin yıkılmasını anmak için 2005 yılında açılmış bir eserdir. Anıt, Romanya'nın yeniden doğuşunu ve özgürlüğünü sembolize etmektedir.
Radu Voda Manastırı, Dâmbovița Nehri kıyısında yer alan ve 16. yüzyılda kurulan tarihi ve ruhani bir ibadet yeridir. Beyaz taşlarla süslü ana kilisesi, freskler ve mozaiklerle bezeli iç mekanlara sahiptir.
Patrik Katedrali, Romanya Ortodoks Kilisesi'nin merkezi ve Romen halkının inancının sembolüdür. 17. yüzyılda inşa edilen bu Bizans mimarisi örneği, altın varaklı ikonalar ve fresklerle doludur.
Bükreş, zengin müzeleri ve sanat mekanlarıyla kültürel bir merkez olarak öne çıkmaktadır. Şehirdeki müzeler, sanattan tarihe, etnografyadan bilim ve duyusal deneyimlere kadar geniş bir yelpazede ilgi alanlarına hitap etmektedir.
Romanya Ulusal Sanat Müzesi, eski Kraliyet Sarayı'nda yer almakta olup, Romanya ve Doğu Avrupa sanatının önemli eserlerini barındırmaktadır. Müze, Ulusal Galeri bölümünde modern ve Orta Çağ Romen sanatına, Avrupa Sanat Galerisi'nde ise Monet, Renoir ve Cezanne gibi sanatçıların eserlerine ev sahipliği yapmaktadır.
George Enescu Ulusal Müzesi (Cantacuzino Sarayı), ünlü Rumen müzisyen George Enescu'nun hayatına ve eserlerine adanmış bir müzedir. Art Nouveau tarzındaki Cantacuzino Sarayı'nda yer alan müze, Enescu'nun kişisel eşyalarını ve el yazmalarını sergilemektedir. Ziyaret öncesinde müzenin geçici olarak kapalı olup olmadığının kontrol edilmesi önerilmektedir. Bu tür pratik bilgiler, ziyaretçilerin seyahat planlamalarını daha doğru yapmalarına yardımcı olur ve içeriğin güvenilirliğini artırır.
Dimitrie Gusti Ulusal Köy Müzesi, Herastrau Parkı içinde yer alan dünyanın ilk açık hava etnografya müzelerinden biridir. Romanya'nın farklı bölgelerinden getirilmiş otantik köy evleri ve yapılarını sergileyerek geleneksel köy yaşamını ve mimarisini tanıtır.
Duyular Müzesi, ayna labirenti ve dönen tünel gibi interaktif sergilerle beş duyuyu keşfetmeyi amaçlayan eğlenceli bir müzedir. Ziyaretçilere, algılarını zorlayan ve duyusal deneyimlerini artıran benzersiz aktiviteler sunar.
Bükreş, yoğun şehir yaşamına rağmen geniş ve bakımlı yeşil alanlarıyla da dikkat çekmektedir. Bu parklar, şehir sakinleri ve ziyaretçiler için önemli birer dinlenme ve rekreasyon alanı sunar.
Herastrau Parkı (Kral Mihai I Parkı), Bükreş'in en büyük parklarından biri olup, Herastrau Gölü'nü çevreler. Yürüyüş, piknik ve tekne turu gibi aktiviteler için idealdir. Park, 1930-1935 yılları arasında bataklık alanın kurutulmasıyla oluşturulmuş ve 1936'da halka açılmıştır.
Cișmigiu Bahçeleri, Bükreş'in en eski parklarından biri olan bu 16 hektarlık bahçe, yapay gölleri ve heykelleriyle şehir merkezinde huzurlu bir dinlenme alanı sunar. 1847'de kurulan ve zamanla özenli peyzaj çalışmalarıyla güzelleştirilen bu bahçe, pelikanlar ve kuğularla dolu gölüyle dikkat çeker.
Tineretului Parkı, geniş yeşil alanları, yürüyüş ve koşu yolları ile spor ve dinlenme imkanı sunan popüler bir parktır. Güney Bükreş'in ana rekreasyon alanı olarak hizmet verir ve yaz aylarında tekne gezintileri için uygun bir göle sahiptir.
Bükreş Botanik Bahçesi, binlerce bitki türüne ev sahipliği yapan bu bahçe, farklı iklim ve coğrafi bölgelerden bitkileri barındırır. 1860 yılında kurulan bahçe, tropikal bitkiler, egzotik çiçekler ve tematik bahçelerle doğa severler için cazip bir destinasyondur.
Bükreş'in yelpazesindeki müzeler ve parklar, şehrin kültürel çeşitliliğini ve ziyaretçilere sunduğu farklı deneyimleri ortaya koymaktadır. Şehrin "Doğu'nun Paris'i" olarak anılması, kültürel ve mimari zenginliğini vurgulamakta ve farklı ilgi alanlarına sahip turist gruplarını cezbetmektedir. Bu durum, Bükreş'in sadece tarihi bir başkent olmanın ötesinde, dinamik ve çok yönlü bir turizm merkezi olduğunu göstermektedir.
Romanya’da gezilecek yerler kapsamı bu kadarla elbette sınırlı değil, seyahat planınızı yaparken mutlaka deneyim sahibi kişilerden fikir almanızda yarar var. Vize mi? O kolay. Romanya vize başvurusu 2025 prosedürüne göre işlem adımları için Romanya vizesi sayfamızı ziyaret edebilir veya direkt ülke uzmanlarımızı arayabilirsiniz. +90 (212) 963 50 15